"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dinlenme Sanatı üzerine

Yorgunluğun etkilerini yok etmek için en uygun dinlenme stratejilerini geliştirmeye ihtiyacımız var.

Spor alanından öğrenecek çok şey olduğu aşikar: maraton koşmaya hazırlananlar “antrenmanlardan daha da önemlisi iki antrenman arasında geçen zamanın nasıl değerlendirildiği” derler. Kasları zorladıktan sonra nasıl esneme hareketlerini ihmal etmemiz gerekiyorsa düşünsel ve duygusal yorgunluklar sonrasında da kendimizi dinlemeyi ve dinlenmeyi ihmal etmemeliyiz. Yani beynimizin, vücudumuzun farklı noktalarını başka bir şekilde meşgul tutmak ve bu şekilde dinlenmeyi sağlamak için hepimizin kendimizce işimize yarayan stratejiler geliştirmesi ve hayata geçirmesi gerektiği aşikar… Yoksa ne olur? Kişisel deneyimler, anektodlar ve son zamanlarda arka arkaya gelen akademik makaleler diyor ki, kötü olur. Hem psikolojik sorunlar, tükenmişlik sendromu, hem de artan hata oranları, yanlış muhakeme ve yanlış kararlar bizleri bekliyor olur… Bir önceki makalemde bu konuları detaylandırmıştım…

 

Peki ne yapacağız?

“Dinlenmeye ihtiyacınız varsa aman unutmaya yarayacak şeylere odaklanmayın”

Paris Barış konferansı sıralarında, 1919 ilkbaharında bir gün Arthur Balfour  tarafından Harold Nicolson’a verilen aşağıdaki tavsiye 1937 yılında Magazine Digest dergisinde yayınlanmış:

“Bakın, fazla çalışmaktan yorulmak, belli bazı beyin hücrelerinin kanla dolması, hatta muhtemelen iltihaplanması demektir. Bu kan toplanmasını derhal ortadan kaldıracak bir tedavi şeklini bulmak gereklidir.

Eğer ekspres treni ile Nis’e gidip gelseydiniz, veya sırtınızda çantanız ormanda dolaşsaydınız, bu yalnızlık içinde düşünceleriniz, beyninizin belirli hücrelerini kanla dolduran aynı şeylere döneceklerdi. Nis’e giden ekspresin tekerleklerinin her raya vuruşu dize komisyondaki üyelerin konuşmalarını hatırlatacaktı. Fontainebleau’nın her kayın veya meşe ağacı komisyonda ortaya atılan ve bir türlü tam çözümü bulunamayan bütün meseleleri yeniden kafanızdan geçirtecekti.

Benim kürüm ise diş ağrısına karşı kullanılan tentürdiyota benzer. Diş etlerini yakarak başka türlü bir sızlamaya, bir başka tepkiye sebep olur. Size verdiğim polis romanları beyinizin başka tarafındaki hücreleri ısıtır ve bunlar da ihtiyaç gösterecekleri kanı, kanla dolu kısımlardan çekerler. Gördüğümüz gibi, iyileşme bir anda olmaz, fakat sonucu kesindir.” (*)

 

Ve bir de somut öneri:

Durhan Universitesi tarafındnan 134 ülkede 18 bin kişinin katılımı ile yapılan bir araştırma sonucunda Claudia Hammond tarafından kaleme alınan “The Art of Rest” kitabında yer alan en etkin 10 dinlenme yöntemi:

  • Kitap okumak
  • Doğada zaman geçirmek
  • Kendinle yalnız kalmak
  • Müzik dinlemek
  • Bir şey yapmadan boş zaman geçirmek
  • Yürüyüş yapmak
  • Uzun ve keyifli bir banyo yapmak
  • Gün içinde hayallere dalmak
  • Televizyon seyretmek
  • Mindfulnes / yoga / meditasyon yapmak

 

Ama mühim olan sizin, size uyan yöntemi keşfetmeniz. Bunun için de ilk adım bu amaçla kendinize alan ve zaman yaratmanız… Şöyle bir önerim olabilir mi? Yukarıdaki listeden hangisi içinizden geliyorsa birisi ile bir deneyim yaşayın. Sonra değerlendirin. Bakalım sonuç ne olacak…

 

Hep dediğimiz gibi: yaşadıklarımızdan çok onların bizde bıraktığı tortu önemli. Olan biten değil, o olan biten ile bundan sonra ne yapacağımız, hayatınızın bundan sonrasının nasıl şekilleneceği, tercihleriniz ve kararlarınınız nasıl etkileneceğiz belki çok daha önemli…

 

(*) Konukkentinhayaleti.blogspot.com