"Enter"a basıp içeriğe geçin

Etik İkilemlerle Nasıl Başa Çıkarız?

What is Changing?

 

Uyum (compliance) konusunda koçluk yaklaşımının çok etkili olduğuna inanıyorum.

 

Kurumsal hayatta daha çok performans ve liderlik gelişimi aracı olarak kurgulandığını gördüğümüz koçluk ve mentorluk yaklaşımının etik ve uyum alanlarında da çok faydalı olacağını düşünüyorum. Kurumsal hayatın bizlere yaşattığı en büyük güçlüklerden birisi de uyma konusunda zorluk çektiğimiz uygulamalara tanık olmak, aracılık etmek hatta bizzat hayata geçmelerine vesile olmak… Hem değerlerimiz, hem hedeflerimiz hem de hayatta kendimize biçtiğimiz daha geniş rol ile çelişen bu durumları günlük hayatta o kadar sık karşımıza çıkıyor ki… Kurumsal hayatta, hatta iş hayatının her aşamasında bu sıkıntıları yaşayan bireyler ya iç dünyalarında önemli sıkıntılar, gerilimler, stresler ve ciddi bir yabancılaşma yaşamaya mahkum kalıyor, ya da kendisinden beklenen kurallara uymamayı tercih ederek kariyerini, ticari başarısını tehlikeye atıyor…

Çok hassas olmakla beraber çok da önemli bir konu.

Bireyin bu süreçte ödemek zorunda olduğu bedel hakkında elimizde çok da bilimsel bilgi yok, ama kurumsal hayata bunun bedeli üzerine çok çarpıcı örnekler var. Mesela bunlardan birisini geçtiğimiz senelerde EMCC Türkiye’de (www.emccturkey.com) konuğumuz olan HSBC Türkiye’nin o zamanki genel müdürü Martin Spurling çok detaylı olarak anlatmıştı. HSBC’nin dünya genelinde koçluk hizmetinden çok etkin bir şekilde faydalanmasının en önemli nedenini bundan bir süre önce kurum olarak özellikle de ABD’de yaşadıkları skandal hatalar ve ödemek zorunda kaldıkları cezalara bağlamıştı. Kurum içinde yapılanların doğru olmadığını hissetmesine ve uygulamalar karşısında kendi etik değerlerini sorgulamasına rağmen sesini çıkarmayan çalışanların kendi seslerini bulmalarının kurumun sağlıklı işleyişi için ne kadar önemli olduğunu anlatmıştı.

Peki bu hassas konuda nasıl ilerleyebiliriz. Bu alanda yakından takip ettiğim sevgili David Clutterbuck’in bu konuda kaleme aldığı bir yazının tercümesini aşağıda paylaşıyorum. David bize etik çelişkiler konusunda birey veya kurum olarak koçluk ve mentorluktan nasıl faydalanacağımız konusunda güzel bir yol çizmiş… David her ne kadar koçlara dönük kaleme almış olsa da bu yazıyı bence bütün bireyler için geçerli bir yöntem önermiş…

Umarım bu paylaşımım sizler için de faydalı olur…

Keyifli okumalar ve paylaşımlar dilerim,

 

——————————–

Prof Clutterbuck diyor ki:

” Koçlar ve mentorlerin karşı karşıya geldikleri konuların çoğunluğu etik ikilemler olarak sınıflandırılabilir. Örneğin kişiden kendi ahlaki değerleri ile örtüşmeyen bir iş yapması istendiğinde ya da kişinin iki veya daha çok değeri arasında çatışma yaşaması halinde bu ikilemler meydana gelir. İlk duruma örnek olarak, ilaç sektöründeki bir şirket çalışanından müşterileri olan bir hastane için faturayı yüksek kesmesini istemek gösterilebilir. Diğer duruma örnek olarak da, bir doktorun meslekdaşlarına karşı sorumluluğu ile hastalara karşı sorumluluğu arasında bir çatışma yaşaması gösterilebilir.

Bu gibi durumlarda izlenecek yol şu altı adımda özetlenebilir:

  • Sorunu dile getirmek
  • Bağlamı hesap etmek
  • Sorunun etkilerini dikkate almak
  • Sorunla alakalı diğer yorum/perspektifler nelerdir?
  • Farklı argümanların bir dengesini bulmak
  • Son kontrol

 

  1. Sorunu dile getirmek

Bu ilk adımın önemi büyüktür, zira kişi mevcut sorun hakkında düşünmek için gerekli zamanı bulamamış ya da yaşadığı çatışmanın yıpratıcı etkisi nedeniyle bunu yapmaktan kaçınıyor olabilir. Kişinin sorun ile arasına mesafe koyup, yaşadığını huzursuzluğu dindirmesi gerekmektedir. Koçluk alan veya menti için bu ilk adımı atmak zor olabilmektedir. Kendi davranışlarının/kararlarının sonuçlarını anlayamamış olabilirler. Etik olmayan davranışın organizasyon içerisinde normal kabul edilmesi de mümkündür ve bu durumda kişi kendini çizginin dışındaymış gibi görebilir.

Konuyu anlamalarına yardımıcı olabilmek için onlara şu sorularla yaklaşabiliriz:

  • Bu durum kimi, nasıl ve neden etkiliyor?
  • Çıkar çatışması nasıl doğmaktadır?
  • Hangi kişisel, kurumsal ve/veya toplumsal değerler burada devreye girmektedir?
  • Hissettiğiniz çatışmalar nelerdir? (Sizi rahatsız eden şeyler nelerdir?)

 

  1. Bağlamı hesap etmek

Bu aşamada konunun sınırlarını ve vuku bulduğu ortamı anlayabilmek için şu soruları sorabiliriz:

  • Doğrudan ya da dolaylı olarak bu soruna kimler dahil olmuştur?
  • Bu yeni bir sorun mu, yoksa yeni bir biçimde tezahür eden eski bir konu mudur?
  • Sizin özel ve genel sorumluluklarınız nelerdir?
  • Bununla alakalı kimlere danıştınız?
  • Kimlere danışmanız gerekmektedir?
  • Uymanız beklenen bir davranış kuralları politikası bulunuyor mu?
  • Buradaki genel etik durum nedir?

 

  1. Sorunun etkilerini dikkate almak

Şimdi sorunla alakalı olarak atılacak her hangi bir adımın ardından neler olacağını/olabileceğini düşünmeye başlayabiliriz. Sıklıkla kişinin dikkati küçük resime ve kısa vadeli sonuçlara odaklanır. Kişinin bakışının ve kavrayışının genişlemesi ile birlikte yeni bir perspektif geliştirmesine de yardımcı olabiliriz.

  • Buradaki riskler nelerdir? (Güvenlik, mali, itibari, vs.)
  • Bu karar nasıl emsaller oluşturabilir?
  • Bunu daha geniş bir biçimde yapacak olsak nasıl sonuçları olurdu?
  • Bu durumun aleni veya özel bir biçimde yaşanmış olması sonuçları etkiler miydi?

 

  1. Sorunla alakalı diğer yorum/perspektifler nelerdir?

Şu soruları sorarak perspektif konusunu daha da genişletebiliriz:

  • Kabul etmekten kaçındığın şeyler neler olabilir?
  • Kimler düşünme sürecinize radikal bir etkide bulunabilir?
  • Diğer insanların sorunlarını dile getirmelerine nasıl yardımcı olabilirsiniz?
  • Sizinkinden farklı/aykırı fikirleri ortaya çıkarmak için bir arayış içerisine girdiniz mi ve bunları gerçekten dinlemeye çalıştınız mı?

 

Sorundan etkilenen diğer insanların perspektiflerinden mevcut konuya bakmak bu noktada faydalı olabilecek bir yaklaşımdır. “Başkasının penceresinden bakmak” bu insanların nasıl hissettiğini anlamamıza yardımcı olur – kendimizi onların yerine koyup bu durumda nasıl hissedeceğimizi düşünmemizi sağlar.

 

  1. Farklı argümanların bir dengesini bulmak

Bu aşamada sorun hem daha kompleks (üzerinde düşünmek gereken birçok bilgi birikmiştir) hem de daha basit –bu noktada tercihler daha çok netlik kazanır- bir hal almış olur. Tercihleri rasyonellik ve duygusallık bakımından değerlendirerek doğru bulduğumuz tercihi yapabiliriz. Bir tercihin tamamen doğru veya yanlış olmadığını farketmiş oluruz, zira etik bir karar adil ve merhametli bir tercih dengesini yakalamak ile alakalıdır. Şu sorular faydalı olabilir:

  • Tarafsız bir danışman için adil olmak ne demektir?
  • Amaçlar ve değerlerin birbirleriyle çatışması halinde hangi öncelikleri dikkate almalıyız?
  • “Etik kabul sınırları” nelerdir ve bu sınırların ötesinde neler bulunur?

 

  1. Son kontrol

Bu son adımda öncekiler kadar önem taşır, ancak çoğunlukla ihmal edilmektedir, zira enerjinizi zorlamanızı ve yorucu/canınızı sıkacak bir diyalog içerisinde kendinize karşı dürüst olmanızı gerektirir. Şu soruları sormak faydalı olabilir:

  • Farkında olmadan hangi taraflı kararları vermiş olabilirsiniz?
  • Kendinize karşı ne kadar dürüst olabilirsiniz? (Motivasyonlarınız ne kadar net?)
  • Bunu yapmanın gerçekten doğru olduğunu düşünüyor musunuz?
  • Bu konuya daha fazla zaman ayırırsak daha farklı bir sonuca ulaşabileceğimize inanıyor musunuz?

 

Etik olarak daha doğru olan bir kararı uygulamaya koymak kendi sorunlarını da birlikte getirir. Kişi etik bir tutum almak istediğinde etrafındaki insanların tutumu genellikle negatif olmaktadır, zira bu durumda kedi dürüstlükleri sorgulanmış olacaktır. İnsanların göstereceği içgüdüsel tepkiler korku ve kin olmaktadır. Mentor ve koçlar müşterilerine yardım ederlerken menti ve koçluk alanın etraflarındaki kişilerin içgüdüsel aleyhtarlıklarını yenebilecekleri bir strateji geliştirmelerine, açık ve ihtiyatlı bir diyalog geliştirmelerine de gerek vardır.

Bu aşamanın temel noktası kişinin değerlerine ve taşıdığı ideal kişilik düşüncesine yoğunlaşmasıdır. Koçluk alan veya menti, iş yerinde aynı seviyedeki veya daha üst seviyedeki çalışma arkadaşlarına danışarak, bu kişilerin ve organizasyonun taraf olduğu ve uyduğu değerleri teyit edebilir. Organizasyonun bu değerlerden uzaklaşma ihtimali olan ve bunun kişisel bir tehdit oluşturmasının daha az olduğu konuları düşünmesi için onlara yardım edilebilir. Kurumsal değerlere kollektif olarak uymanın ve bununla birlikte kişisel değerleri de daha uyumlu ve gerektiği yaşamanın bir tehdit oluşturmayacağının mümkün olduğunu onlarla konuşabilirsiniz. Bu noktada değişmesi beklenen belirli davranış ve politikalar üzerinde yoğunlaşmak daha kolay olacaktır.

Bu hassas yaklaşım her zaman işe yaramayabilir. Bazen etik olmayan durumu ihbar etmek tek seçenek olabilir. Yine de taktikler üzerinde çalışma, cesaretlendirme ve zor konuşmaların provasını yapma konularında mentor ve koç büyük bir yardım sağlayabilir.”

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı, ama trackback'ler ve pingback'ler açık.